28 Mart 2015 Cumartesi

Kore Dizileri Aynılığı



1-Genelde ya kız erkekten hoşlanır ama erkek kızdan hoşlanmaz,yada erkek kızdan hoşlanır kız erkekten hoşlanmaz. 5-6 bölümde zıtlaşmalarını izleriz. Erkek kızla uğraşır,kızda erkekle. En son erkek kızın kalbini kırar ve böylece kız erkeği sevmekten vazgeçer,soğuk davranır. Bunun üzerine erkek kızdan hoşlanmaya başlar ve bir kaç bölümde erkeğin kızın peşinden koşmasını izleriz. Dizinin sonlarına doğru artık seyircilerin istediği olur ve sevgili olurlar. Yada sevgili olmazlar, kız başkasıyla yola devam eder.




2-Sevme stilleri hep aynıdır. Gifteki gibi kız erkeğin kafasına bir fıske atar yada erkek kızın. Çene altından köpek sever gibi severler^^ (inşallah ne demek istediğimi anlamışsınızdır.) Erkek kızı duvara sıkıştırır, öpecek gibi yapar fakat öpmez. Kız heyecandan erkeğin müsait bir yerine vurur ve komedi olayı başlar. 




3-Sırtta taşıma olayı illa ki romantik dizilerde vardır.Ama farklı nedenlerden dolayı taşıma vardır. Kız erkekten hoşlanır, erkek hoşlanmıyorum triplerine girer, kız erkeğin yanında yürürken ayağını incitir erkek taşımak zorunda kalır ve kalbi delice çarpar böylece sevdiğini anlar. Yada kız çok soju içer yürüyemez,erkek evine kadar taşır. Çok romantik bir hareket gerçekten ^^




4-Kızın ilk öpücüğü çok değerlidir ve neredeyse 20li yaşlarına kadar öpüşmez. Sonra karşısına bir adam çıkar. Ondan hoşlanmaya başlar ama kendisini hoşlanmıyorum diye inandırmayı dener. Erkekte kızdan hoşlanmaz. Hatta kıza gıcıktır. Beraber yürürlerken kızın ayağındaki topuktan dolayı kız dengesini kaybeder ve tam düşecekken erkek kızı belinden kavrar böylece dudakları birbiriyle buluşur. Kız ilk öpücüğüm bundan mı olacaktı diye nazlanırken aslında ikiside birbirinden bu sayede hoşlanır.




5- Kız yeni okula nakil olur ve okulda herkes tarafından sevilen bir çocuk vardır. Kız ilk başta çocuktan nefret eder, her zaman çocuğa gıcık olduğunu dile getirir. Çocukta kıza gıcıktır. Fakat kız zamanla çocuğu sever,erkekte kızı böylece sevgili olurlar.




6-Erkek her zaman cool cool bakışlar atar ve kızların beğenisini toplar. Bu bakışlar benim içimi eritiyor valla özellikle Hong Ki'nin bakışları^^ Tabii gifteki oppamın yerini değişmem oyş^^ 

Güney Kore'nin en mükemmel sayısı 14 ^_^

                             


Aziz Valantine'nin dünyaya armağanı olan 14 Şubatı (Yani Sevgililer Gününü) hepimiz biliriz. Güney Kore'de ülkemizde ki önemli günlerin dışında çok sayıda farklı , tatlı ve anlamlı gün var. Bu günler genelde her ayın 14'dür. Bu günler adları  ve anlamları dışında pek çeşitli renklere de sahipler... Gelelim Bu önemli ayın 14'lerini anlatmaya... ^_^

                                                











                                                      14 Ocak - Günlük Günü

Çiftler birbirleri hakkında yazdıkları yazıları günlüklerde biriktirirler ve bugünde birbirleriyle günlüklerini değiştirirler. Bence çok tatlı ve anlamlı bir günmüş... ^_^


14 Şubat - Sevgililer Günü

Türkiye'de ki sevgililer gününün aksine bu günde sadece kızlar hediye verir. Duygularını itiraf etmek istedikleri erkekler çikolata verirler. Bu çikolataları da genelde kendileri evlerinde yaparlar. Neden bugünden Türkiye'de yok ya ... :))

14 Mart - Beyaz Gün

Sevgililer gününde hediye alan erkeklerin bu hediyelerin karşılığını verecekleri gündür.  Erkek kıza Kore'de ''İlişkide Üçün Biri'' adı verilen çikolata , çiçek ve tatlı oyuncak almalıdır. Bu günü hiç sevmedim kız bir hediye alırken erkek üç tane alıyor Where is the ADALET ? :D Şaka şaka tabi kız üç hediye alıcaklar çünkü kadınlar şımartılmaktan hoşlanan insanlardır...


14 Nisan - Siyah Gün

Sevgililer gününde ve Beyaz günde yalnız kalanların günüdür. Bu günde yalnız kalanlar çikolata , şekelleme alamayanlar birbirlerini teselli ederler. Türkiye nüfusunun %70'i bu günü kutlardı herhalde. Facebookta , Twitterda  ''Bir siyah günde daha yalnızım..'' vesaire paylaşımlar yapılırdı. :D Verilmiş sadakamız varmış.. :))

14 Mayıs - Sarı Gün / Gül Günü

Çiftlerin sarı giydiği bu günde çiftler birbirlerine gül verirler. Hiç kıskanmadım hiç...

14 Haziran - Öpücük Günü

Bu gün Kore'de öpüşmek serbesttir.

14 Temmuz - Gümüş Günü

Çiftler Patnerlerine para verip randevu alırlar. Ve bu randevuda gümüş takılar hediye edilir. Kore'de yaşamak çok masraflı çook.. :D

14 Ağustos - Yeşil Gün

Bu günde yine çiftler ve yalnızlar ikiye ayrılırlar. Çiftler yeşil renkli kıyafetler giyinip orman gibi yeşil alanlarda yürüyüşe çıkarlar. Yalnızlar ise yeşil şişeden Soju içerler. Valla Kore'de çift olmaktan daha kötü bi şey varsa oda yalnız kalmak herhalde... Yalnız olacağına o kadar masrafa gir daha iyi.. Acıdım şu yalnızlara yaa :(


14 Eylül - Fotoğraf ve Müzik Günü

Bu günde çiftler gece beraber dışarı çıkıp eğlenirler. Müzik dinlerler , fotoğraf çekilip (özellikle salca) sosyal paylaşım sitelerine atarlar. (Zavallı yalnızlar) Bu gün iyi ki Türkiye'de yok yoksa 14 Eylül'de 2392546754 tane cinayet işlenirdi.

 
24 Ekim - Elma Günü

Evet bu gün diğerlerinden farklı olarak 24 Ekim'de kutlanıyor. Korece de ''sa-kwa'' yani elma kelimesi aynı zaman da özür manasına geliyor. Bu günde küs olanlar , birbirine dargın olanlar , ufak bir hatası olanlar birbirlerinden özür dilemek için birbirlerine elma verirler. En beğendiğim ve en anlamlı gün bu...


14 Kasım - Turuncu Gün / Sinema Günü

Bu günde genelde insanlar turuncu giyer ve herkes sinemaya gider. Sinemaların biletlerinin tükendiği gündür. Bu günde sinema bileti bulmak çok zordur. Kore gibi sinema ve dizilere önem veren bir ülkede bu gün olmasaydı şaşırırdım. Güzel bir gün

14 Aralık - Kucaklaşma Günü

Kucaklaşma günüdür. Bu günde tüm Kore birbirleriyle kucaklaşırlar.


Görüldüğü gibi Kore'de bir çok özel gün var. Ve 14 numarasının mükemmeliği buradan geliyor. Keşke Türkiye'de de bu günlerden bazıları olsaydı. Ama ben ileriki deki sevgilimle bu günlerin çoğunu kutlamayı düşünüyorum...

Hayaller

 
 
 
İlk hayal kurduğunuzda kaç yaşındaydınız? Eminim ki bir çoğunuz bunu okuduğunuzde "Ne diyor bu kız?" diyeceksiniz. Ama bir düşünün. İlk defa ne zaman kafanızdan bir senaryo yazdınız ve bunun için aptal aptal gülümsediniz ya da gerçekleşmeyeceğini düşündüğünüz için üzüldünüz? Bence bu konuda hem fikiriz. Bunu bilmek biraz değil baya zor.  Herkesin çocukken zihninde ve gönlünde yaşattığı ama sonra sesiz sedasız terk ettiği hayalleri vardır. Hani imkansız şeyler isterdik.  O zamanlar bunun gayet normal olduğunu düşünürdük. Bunların gerçekten olacağını düşünüp etrafımızda ki çocuklara hava atardık. "ben astronot olacağım ve uzay gemimden size el sallayacağım." Ya da şarkıcı veya dansçı olup milyonların önünde konser vermek isterdik. Belki de hala isteyenler vardır. Elbette bu şansı yakalayanlar hayallerine kavuşuyorlar ama bu şansı yakalayamayanlar sadece uzaktan izliyorlar. 

Bence birini en çok yaralayan şey hayallerinin çalınması. En büyük hırsızlık. Bu yüzden hayallerimi kimseyle paylaşmıyorum. Çünkü yeri geldiğinde o güvenerek anlattığınız arkadaşınız bunu espri konusu yapıp sizi fazlasıyla üzebiliyor. Buna bezer olaylar yaşadıktan sonra ya da gördükten sonra şunu anladı ki bazı insanlara verebileceğim en büyük değer isimlerini büyük harfle başlayarak yazmak olmalı. 

Ama bir şey de var ki şuan da bile kafanızda kurguladığınız şeyler hayalden ibaret olsalar da gerçekleşiyor. Ve bu sizi mutlu ediyor. Kendi içinizde belki çoktan kabullendiniz gerçekleşmeyeceğeni ama düşüncesi bile hoş geliyor. Günün sonunda başınızı yaşınızı yastığa koyduğunuzda kötü şeyleri düşünmek  yerine hayaller kurup huzurlu bir uyku çekmek hepimizin isteği. Orada istediğimiz her şeyi yapabiliriz. İstemediğimiz, görmek istemediğimiz her şeyi kontrol edebiliriz. Asla olmayacağını düşündüğümüz şeyleri orada gerçekleşmiş gibi gösterip yaşayabiliriz. Bu yüzden hiç bir masraftan kaçmayın.
Hayal kurmanın neresi kötü ki? İnsan hayal kurdukça vardır sonuçta. Farkında bile olmadan o kadar şeyi kafamızda tasarlayıp yaşıyoruz ki artık hangisi gerçekten istediğimiz anlamıyoruz. Zaman geçtikte hayallerimiz de küçülüyor. Çocukken süper kahraman olmak isterken bir bakmışsınız şimdiler sadece ailesinin rahat yaşamasını istiyor.

Tamam hayal kurmak güzel şey ama ondan daha güzel bir şey varsa o da kurduğunuz hayalin gerçek olması... Tadından yenmez. Daha daha büyüyor isteğiniz. Sizi farkında olmadan bazı şeylere yaklaştırıyor.  Her gerçekleşen hayalde birazcık daha umutla dolup hayata 32 dişle gülerek bakıyorsunuz.

 Hedefleriz için daha büyük adımlar atmak için hayallerinizden vazgeçmeyin. Elbet bir gün belki kıyısından dönseniz bile yaşayacaksınız. Ve başta da dediğim gibi kimseye anlatıp başkalarının düşüncelerine göre hareket etmeyin. Çünkü anlattıklarınızla anlamayan insanlar sadece dalga geçmeyi bilirler ve kıskançlıklarını bu şekilde gizlemeye çalışırlar.

23 Mart 2015 Pazartesi

Hayallerinizdeki mesleğe kavuşmak istiyorsanız...



Türkiye'de doğan insanlar için geleceği düşünmek önemli bir sorun. Her ne kadar dünyanın en iyi 20 ekonomisinden biri olsak da, bu ekonomi çarkını istediği mesleği yaparak döndüren kişi sayısı inanılmaz derecede az. Milyonlarca insan sabahları oflayıp puflayarak yataktan kalkıyor ve lanet ederek sevmediği işini yapmaya gidiyor. Sistemin çarkı feci derecede kötü şekilde dönüyor, dönmeye de devam edecek. Neden mi? Çünkü bu dünyada para konuşuyor.

Biraz geriye gidelim ve liseden itibaren yola başlayalım. Liseye giden bir genç için meslek seçimi çok ama çok önemli. Hayallerinde mesleği olan kişiler sınava daha motive olmuş bir şekilde şevkle çalışabiliyor. Bir amacı var, o amacın önündeki yegane engel ise bu sınav. Eğer aklınızda bir meslek yoksa hemen elinize meslek tanıtım kitaplarını alın ve hatmedin. Ben kendi meslek tanıtım kitabımı hala saklıyorum, ona sahip olduğumu ilk günü de unutmam. Hemen eve gelmiş ve istediğim meslek olan "Tercümanlık" bölümüyle ilgili yazılanları okumuştum. Sonra da kitabın tamamını dikkatle okudum tabi. Hayallerinizde mesleği bulun, tekrar ediyorum. Bu durum inanılmaz derecede önemli.

Hayallerinizi mesleğinizi bulduğunuzu düşünüyorsanız, ilk aşamayı geçmişsiniz demektir. Her insanın zevki, hayalleri, gelecek düşüncesi faklıdır. 2 yakın arkadaştan biri avukat olmak isterken diğeri beden eğitimi öğretmeni olmak isteyebilir. Ya da daha değişik mesleklere gönül verenler çıkabilir. Ama Türkiye farklı mesleklere kapalı bir ülke. Devlet güvencesi olan işlerin revaçta olmasının nedeni de tabi ki iş garantisi. Ben dil seçmek istediğimi söylediğimde sadece 1-2 dille olmaz diye vazgeçirmeye çalıştılar ama başarmak istediğimi söyledim. 11'e geçince bölümümü seçicem umarım başarılı olurum benim gibi herkes umarım başarılı olur. Öğretmen olup devletten her ay maaşımı zamanında ve eksiksiz alıp iyi kötü bir hayat sürmem onlar için önemliydi. Birçok aile de benim ailem gibi düşünüyor. Bu durumun hayalleriniz önünde engel olmasına izin vermeyin.

İstediğiniz mesleğe gönül vermişseniz ailenize bıkmadan, usanmadan anlatın. Neden o mesleği yapmak istediğiniz hakkında konuşun. Siz konuşurken parlayan gözlerinizi görürlerse yumuşarlar. Unutmayın, onlar düşman değil. Sadece çocuklarının iyi bir geleceğe sahip olmasını isteyen endişeli ebeveynler.

Sınava iyi çalışıp üniversiteyi kazandığınız zaman her şeyin bittiğini düşünmeyin. Asıl yeni başlıyor. Belli mesleklerde üniversite seçimi çok önemlidir. Öğretmen, doktor ya da avukat olmak istiyorsanız Türkiye'deki her üniversiteye gidebilirsiniz. Ama mühendis, gazeteci, halkla ilişkiler uzmanı olmak, mütercim-tercümanlık, iktisat ve işletme gibi bölümler okumak istiyorsanız daha sıkı çalışmalısınız. Özel sektördeki insanlar iyi üniversitelerden mezun kişilere bakarlar. Ayrıca okul bitmeden staj da yapacağınız için büyük şehirler avantaj sağlıyor. 


Üniversite, bölüm konusunu burada kesmek istiyorum. Çünkü bunları çevrenizden de bol bol duyduğunuza eminim. Benim asıl bahsetmek istediğim konu daha kişisel, daha hayal dolu... En erken 21 yaşında mezun olacaksınız ve önünüzde çalışacağınız 40 yıl bulunuyor. 40 yıl diyorum, bakın okuması bile ne kadar uzun bir zaman dilimi olduğunu hemen hatırlatıyor bize. İnsanların kişisel hayallerinin önündeki en büyük engel zaman ve iş konusu. Okuldan mezun olduğunuzda bunu anlayacaksınız. Mezun olanlar da benim gibi anlamışlardır sanırım.

Bu hayatta 40 sene boyunca ne yapmak istiyorsunuz? Bu soruyu kendinize sormanızda fayda var. Ben son bir yıldır kendime soruyorum ve bazı cevaplara ulaştım. İşte bu ulaştığım cevaplar bol bol zaman istiyor. Lanet olsun ki şu hayatta zaman satın alamıyoruz, sadece 24 saatimiz var. Ve yine lanet olsun ki uyku diye bir şey var, hem de çok tatlı. Zamanımı uyku dışında emen en büyük şey "tam zamanlı" işim. Doğal olarak buna bir çözüm bulmalı. Ama ne? İşte tıkanılan nokta tam olarak burası. Hayallerimizi meslek haline dönüştürebilir miyiz? Eğer dönüştürebiliyorsak şu dünyada bizden mutlusu olmaz. Hayalimizi gerçekleştirmeye gideceğimiz her gün / her hafta / her zaman. Bundan güzel daha ne olabilir?
O yüzden size de sormak istiyorum, hatta burada konuşalım istiyorum. Hayaliniz nedir? Ne yapmak istiyorsunuz? Kore'ye gidip orada okumak ve herhangi meslekte çalışmak isteyenler vardır. Hatta Kore'ye gidip her şeyi göze olarak orada şarkıcı olma isteyenler de vardır. (Lütfen hiçbir hayale gülmeyelim. Çünkü insanların çok başka arzuları, istekleri olabilir. Destekleyici olmak lazım. İmkansıze yakın olsa bile. Bimeliyiz ki imkansız diye bir şey yoktur) Kitap yazmak isteyenler olabilir (Bunlardan biri de benim) Dünyayı gezerek çektikleri fotoğrafları çeşitli yerlere satmak isteyenler olabilir. Profesör olmak isteyenler olabilir. Restoran, kafe açmak isteyenler olabilir. Aşçı olmak, değişik yemek yapmak isteyenler olabilir. Ressam olmak isteyenler olabilir. Modellik yapmak isteyenler olabilir. Stilist olmak isteyenler olabilir. Aklınıza ne gelirse.... Siz ne olmak istiyorsanız, hayaliniz ne bunu yazın. Burada hep beraber yazılan hayalleri nasıl mesleğe dönüştürebileceğimiz üzerine konuşalım, atılacak adımların listesini çıkaralım.
Ben hayallerimden birini yukarı yazdım; onun içinde çalışıyorum zaten. Tutkulu İlişkiler Çıkmazı'na devam etmememin sebebi de bu; ilk başta internet için yazıyordum ama karakterleri çok çok sevince bitirip yayınevlerine göndermeye karar verdim. Umarım gerçekleşir. Gerçekleşmezse de asla üzülmem. Çünkü kendi kendime her gün şunu diyorum. Denemeden bilemezsin. Bir deneyip başaramadım demek var, bir de denemeye korkup adım atmayarak hiçbir zaman ne olacağı hakkında bir fikir sahibi olamamak.. Ben ilkini yapmak istiyorum, her gün de bunu kendi kendime diyorum.


Tek hayalim bu değil, başka şeyler  de var. Burada tam olarak yazamıyorum, aslında başlı başına bir yazı halinde size anlatmak isterdim ama maalesef mümkün değil şu an. Pozitif adımlar olursa işte o zaman içimdekileri dökeceğim :) Birazcık izlediğim yoldan bahsedeyim. Ben her zaman attığım adımlarda yakın arkadaşlarımı da düşünen biri oldum. Ben bir şeyden fayda sağlayacaksam, arkadaşlarım da sağlamalı. Bu yüzden yola onlarla beraber çıkmak istiyorum. 


Neler mi yaptım? 


  • Geniş çaplı görsellerle beslenmiş bir sunum hazırladım. 
  • Bu sunum için internetteki Türkçe ve İngilizce kaynaklardan yararlandım. 
  • Okulumun kütüphanesinde hayallerimle ilgili yazılan birkaç tez buldum ve bu tezlerin içinde konuyla ilgili kısımları hatmettim. 
  • Hayallerime ulaşmamı sağlayacak kişilerin isim listesini çıkardım. 
  • Excel dosyası hazırlayarak isimlerini, bulabildiysem telefon numaralarını, e-posta adresleri, Facebook, Twitter, Instagram ve özellikle de LinkedIn hesaplarını yazdım. 
  • LinkedIn de arkadaş oldum. Instagram'da ve Twitter'da takip ettim.
  • Mesleki pozisyonlarını da dosyaya kaydettim.
  • Yapmak istediğim şeyin benzerleri hakkında araştırmalar yaptım, bilgiler edindim.
  • Youtube, UzmanTv gibi yerlerden hayalimle ilgili videoları bulup izledim, notlar aldım.
  • Daha önce yapılmış örneklere ulaşarak nasıl başarılı oldukları hakkında bir yol haritası çıkardım.
  • İçerik hakkında bir özet hazırladım. Bu özet sayesinde ne zaman ne olacağı, nelere yer verileceği ve ne şekilde ilerleneceği kesin bir şekilde belli oldu.
  • Arkadaşlarımı olaya nasıl dahil edebileceğim ile ilgili eklemeler yaptım. Çeşitli pozisyon olayları...
  • İkna kabiliyeti üzerine internette çalışmalar bile buldum aha. Sonuçta ikna benim hayalim için önemli bir unsur.
  • Sosyal medyada araştırmalar yapıp sunumumu ekledim. Benzer araştırmaları da buldum, onları da detaylı inceledim.
  • Karşı tarafa ne şekilde katkı sağlayacağımız üzerine bilgiler yazdım. Karşı tarafın da kazançları hakkında notları sunuma serpiştirdim.
  • Hayalle ilgilenecek şirketler listesi çıkardım.
  • Hayali gerekli yerlere ulaştıracak kişiler üzerine yardım aldım. Burada da arkadaşımın etkisi var. 

Kısaca bunları sayabiirim. Çok gibi gözükse de hayalim için yaptığımdan dolayı hiç sıkılmadım, hiç de uzun sürmedi. Çünkü bunu bir merdiven olarak düşünüyorum yukarıdaki maddeleri yaparak her seferinde bir adım ilerledim. Emin olun size de aynısı olacak. Benim hayalim için adımlar farklıydı, sizin hayaliniz için de farklı olacak. İşte size de bu maddeler gibi şeyler çıkartalım burada, daha emin adımlarla ilerlersiniz. Hatta ilerlemeye cesaretiniz yoksa gaza gelir ve o büyük adımı atarsınız. Hayaller gerçeğe dönüşmeli... Bunu yapabilecek yegane kişi de sizsiniz. Zaten bir şeyi başarma hissinin ne kadar güzel bir duygu olduğunu gördüğünüzde asla geri dönmek istemeyeceksiniz.

O zaman soruyorum. Var mısınız? Eğer cevabınız evetse hayalinizi, ne istediğinizi, neleri arzuladığınızı bekliyorum. Birlikten kuvvet doğar.
Not: İlk fotoğraf Tokyo ve Seul ile beraber bana ilham veren, hayaller kurmamı sağlayan New York... İkinci resmi gördüğüm anda ise "kesinlikle bu yazıda" kullanmalıyım dedim. Hayaller konusuna cuk oturan bir resim. Son olarak üçüncü foto üzerindeyken hayaller kurduğum köprülere güzel bir örnek. Bu blogu okuyanlar köprülere düşkün olduğumu bilirler. Fotoğrafları bu sefer açıklamak istedim. Yazıda da güzel durduğunu düşünüyorum :)

Güney Kore ve Türkiye'yi Bazı Yönlerden Karşılaştırma...



Dünyada son yılların en popüler ülkesi olan Güney Kore, Hallyu (Kore Dalgası) ile beraber Avrupa'dan Avustralya'ya, Asya'dan Güney Amerika'ya kadar bütün kıtalardaki ülkeleri kendine çekti diyebiliriz. Dünyanın bir ucunda yer alan bu ufak ülke tamamen stratejik ve doğru adımlarla başarılı oluyor. İnsanlar kendi ülkelerinde bulamadıklarını Kore'de bulabiliyor, hem de görüntü olarak en iyi şekilde. İşte bu yüzden ben de Türkiye ile Kore'yi bazı konularda karşılaştırmak istiyorum. Bakalım ortaya neler çıkacak...
Öncelikle müzikle başlayalım. Kore'de müzik sektörü inanılmaz bir ciddiyetle çalışıyor. 3 büyüklerin dışında 100'den fazla orta düzey ve küçük eğlence şirketi var. Biz de ise sanatçılarla anlaşma yapan ve albümlerinin dağıtımı üstlenen, yarı profesyonel müzik şirketleri bulunuyor. Kore'de küçük yaşlardan itibaren şarkı söyleme, rap, dans, şarkı sözü yazma, yabancı dil (İngilizce, Japonca, Çince) eğitimi verilirken, bizim ülkede bunların hiçbiri bulunmuyor. Kore'de birçok müzik listesi varken bizim adam gibi müzik listemiz bile yok. Lütfen Kral Top 20 filan demeyin, güleriz buna. Müyap bile daha yeni yeni kendi çıtası altına alıyor. Her sene kaç albümün sattığını sağlıklı bir şekilde 2 yıldır öğrenebiliyoruz düşünün. Müzik konusunda kesinlikle Kore çok daha önde.

Müziği eğlenceli bir şekilde kullanma konusunda Kore önde dediğim gibi. Adamlar 20'lik dişler hakkında bile şarkı yazıyorlar, biz de ise şarkı sözlerinin %90'ı aşkla ilgili. Ama hep şunu derim, Türkiye şarkı sözü bakımından birçok ülkeden önde. Sezen Aksu, Nazan Öncel, Aysel Gürel, Yıldız Tilbe gibi sanatçılar sözleri inanılmaz derecede kullanıp şarkılara serpiştiriyorlar. Kore'de gördüğüm kadarıyla bunu yapan az, hele de popüler şarkılarda. G-Dragon bunu en iyi kullananlardan, ayrıca söz olarak en başarılı bulduğum hitlerden biri de Sistar - Alone.

Kore'de bildiğim kadarıyla her hafta 4 tane müzik programı oluyor. Geri dönüş yapan gruplar ve soloistler orada performans sergiliyorlar. Biz de ise anca bir programa konuk olan şarkıcılar şarkı söylüyor, onu da neredeyse hepsi playback olarak gerçekleştiriyor. Asla Inkigayo, Music Bank'teki ciddiyet, profesyonellik yok. Ben bir magazin programında masanın üstüne çıkıp kameraya götünü sallayarak abuk subuk bir şey söyleyen birini görmüştüm. Şarkının nakarat kısmında cd arkadan söylüyor, bu manyak da dudak büzüyordu, düşünün!

Kore'deki ödül törenleri bizimkilerden çok çok çok daha iyi! Mama'yı izlerken kendimden geçiyorum resmen, sonra bizim Kral Tv Müzik Ödülleri'ne bakıyorum, tırtın tırtı! En gösterişli ödül törenimiz olan Altın Kelebek bile her sene sunucu ve Tuğba Ekinci ile Esra - Ceyda Cicişler'in saldırısına uğruyor aha. Ne varsa yine Altın Portakal'da var. Kötünün iyisi olarak ön plana çıkıyor.

Kore'de albüm çalışmaları, promosyonları çok iyi yapılıyor. Onlarca fotoğraf, albüm kapakları, internet yoluyla reklam, afişler ve sosyal medyayı kullanma başarılı bir şekilde gerçekleştiriliyor. Bizim sanatçıların albüm çekimleriyle ilgili büyük boyutta fotoğraf bulmak neredeyse imkansız. Hele albüm kapaklarını hiç bulamıyorsunuz. Sonra niye satılmıyor bu albümler diye dert yansınlar...

Konser kısmına hiç girmiyorum... Kore'de hayvan gibi profesyonel konserler gerçekleştiriyor. Biz de ise kendine "Yerli Madonna'yım, ben çok farklıyım" diyen aykırı şarkıcı Hande Yener, Bursa - Mudanya Sünnet Şöleni'nde konser verip yere yatarak timsah yürüyüşü yapıyor. 






















Doğal güzellik bakımından Kore'yle fark atarız! Dünyanın sayılı güzellikleri ülkemize toplanmış, her bir yeri ayrı görülesi, gezilesi güzellikte... Bakmaya doyamayacağımız güzelliklere sahibiz... Sadece kıymetini bilmiyoruz, en basitinden İstanbul Surları demek istiyorum. Kore'de ise görüp görebileceğiniz pek bir şey yok. Zaten doğal güzellik görmek için Kore'ye giderseniz hata yaparsınız. Bir Jeju var, oranın da çok daha güzelini İstanbul'a 1 saat uzaklıktaki Kumbağ da bile görebilirsiniz.

Mimari açıdan Kore daha iyi bir ülke. Zaten dünyadaki mimari ödülleri son zamanlarda Japonlarla beraber toplamalarından belli oluyor. Çarpık kentleşme bizim kanımıza kadar işlediği için dünyanın en güzel şehirlerden biri olan İstanbul'a tepeden baktığımızda bu kadar harika bir şehrin bu denli çarpık kentleşmeye kurban gitmesine üzülüyoruz. Planlı hareket etmek bizim yöneticilerde olmayan bir özellik...

Teknoloji konusunda da Kore'nin gerisindeyiz. Beyaz eşyada Arçelik, Beko, Vestel gibi dev markalarımız var ama teknolojinin her alanında faaliyet gösteren Samsung ve LG'ye yetişmek zor. Hele ki Samsung artık herkesin evinde olan bir marka konumunda. Kore hayranlığı sebebiyle Samsung telefon kullanım oranında bile artış oldu, insanlar daha yakın gördükleri için Samsung alabiliyorlar.

Eğitim konusuna girersek çocukların kafayı yeme oranı Kore'de daha yüksek. Dünyanın en rekabetçi milletlerinden biri olan Koreliler, kendi aralarında kıyasıya yarış içerisinler. Daha 7 yaşındayken piyano, İngilizce, bale gibi şeyler için kurslara giden minikler, yaşları ilerledikçe iyi bir üniversiteye yerleşmek adına kıyasıya rekabet içine giriyorlar. Saatlerce süren dersler, okul sonrası gidilen dersaneler, etüde kalmalar derken eve akşam 10'da, 11'de varan gençler var. Üniversite konusunda iki ülkenin de oldukça kaliteli üniversiteleri var. Ama listelerde Güney Kore üniversiteleri daha önde yer alıyor. 

Yabancı dilde biz daha iyiyiz, buna emin olabilirsiniz. Yıllarca eğitim alan bazı idoller bile İngilizce konuşamıyor, konuşsa bile anlaşılmıyor. En meşhuru da sanırım Yoseob'un I Don't Know'u aha... 

Yazarlar konusunda fazla bir yorum yapamam ama Korece'den Türkçe'ye çevrilen 2 kitap biliyorum sadece. Japonca bu konuda Asya'da en önde olan ülke. Türkçe'den Korece'ye ise daha fazla kitap çevrildiğini biliyorum. 

Eskiden Latin dizileri dünyayı sarmıştı, şimdi de Kore dizileri dünyayı sarıyor. Arap ülkelerinde Kore dizileri öndeyken şimdi ise Türk dizileri revaçta... Ortadoğu, Balkanlar ve Doğu Avrupa'da en çok Türk dizileri izleniyor. Ben bir Hırvat forumunda Gümüş dizisiyle ilgili 10000'den fazla mesaj atıldığını görmüştüm. Kendi ülkesinde bile Gümüş o kadar popüler değildi.

Yemeklerden bahsedersek bir Türk olarak tabi ki de Türk mutfağı diyeceğim! Ama yabancılara sorsak eminim onlar da Türk mutfağı diyecektir. Bence dünyanın en güzel mutfaklarından birine sahibiz. Kore yemeklerini seviyorum, ama diğer Asya ülkelerinin mutfaklarını tercih ederim. Çin, Tayland, Japon, Hint mutfakları Kore mutfağından daha önde benim için. Biz de canlı hiçbir şey yenilmezken Kore'de canlı ahtapot yeniyor, inanmayanlar için video. Yemeğin adı ise San Nakji. Ayrıca köpek eti yiyen orta yaşlı erkekler ve kızlar var. Cildi güzelleştirdiğine ve cinsel gücü artırdığına inanıyorlarmış. Busan'da Asya'nın en büyük köpek pazarı var, canlı canlı öldürüyorlar köpekleri. Kore'de yemek konusunda en sevmediğim şey bu. Bu duruma ironik olarak bir sürü insanın süs köpeği var. Bu rahatsız edici maddeden son bir bölüm. Ayrıca köpekleri bağlayıp arabanın arkasından koşturuyorlar, yerde sürüklüyorlar. Tabi bizde töre, kan davası, berdel gibi saçmalıklar var. Aynı şey değil biliyorum ama farkın arasını belirtmek için bunları yazdım. Not: Bir Kore'de ünlüler acayip derecede araba kazasına karışıyor, bunun nedenleri araştırılmalı bence.

İnternet hızında ve interneti kullanma oranında Koreliler bize fark atmış durumda. Ultra hızlı internetleri var, ayrıca insanlar internette her konuda yorum yapabiliyor. Netizen dediğimiz bu kullanıcılar oldukça güçlüler, Kore'yi yakından takip edenler bilir. Yaptıkları yorumlarla bir dizinin başrol oyuncusunu bile değiştirebiliyorlar, reklam anlaşmalarını iptal edebiliyorlar.

Koreliler her boka skandal diyorlar, asıl skandal görmemişler diyorum ben de buradan! Bizim ülkede neler neler oluyor. Evli biri sevgilisini hamile bırakıp Amerika'ya doğuma gönderiyor. Askerde olan adam izne geldiğinde karısını yatakta başka bir erkekler basıyor. Aile dizisi çeken bir adam otelde 2 Rus hayat kadınıyla seks yaptıktan sonra kameraya çekiliyor ve şantaj yapılıyor. Genç bir sanatçıdan hoşlanan 3 şarkıcı o sanatçıyı kapmak için kavga ediyor ve yıllarca konuşmuyorlar. Çırılçıplak erkeklerle denize girdikten sonra gay olduğunu reddedip yıllarca bir kadına para ödeyerek sevgilisi gibi davranan sanatçımız bile var. Ayrıca playboy denilen ve minibüs dolusu kızlarla gezen, herkesin nefret ettiği bir sanatçı daha var. Aynı anda 3 erkeği idare eden manken kızımız, hepsine birer saat arayla aynı barda randevu verebiliyor. Biri gazeteci, biri de gece hayatından iki yakın arkadaş sevgililerini değiştirip aynı yatakta ilişkiye girebiliyor. Uyuşturucu satın almak için 196 kere telefon eden hafif butlu bir sanatçımız da var. Topuğundan vurulanlar, pezevenklerin elinden kurtulanlar, Tanzanya'da belboyun tacizine mağruz kalanlar, engelli bir milletvekiline küfür ve hakaret edenler, transeksüellerden nefret eden transeksüel bir diva, PSY ve bazı ünlüler hakkında bir dolu hakarete varan açıklamalar yapan 2 gazeteci vb... Kısacası saymakla bitmez. Şu yukarıda yazdıklarım bir anda aklıma gelenler, biraz daha düşünsem daha neler neler yazardım. Sevgili Kore halkı, o boktan konularınıza sakın skandal demeyin, çünkü biz onlara götümüzle gülüyoruz.

Kore'de sasaeng hayran bir kavram var. Sevdikleri ünlüleri 24 saat takip eden, ona yakın olabilmek için her şeyi göze alan, kendi kanıyla mektuplar yazan, bacaklarına falçatayla sevdiği grubun adını kazıyan, yüzüne dokunmasını sağlamak için kendine tokat attıracak derecede provakasyon yapan, ünlülerin evlerine giren, eşyalarını çalan, tehdit eden bir gruptan bahsediyorum. Biz de asla ama asla böyle bir durum yok. Türkiye'de biz en uç nokta olarak Gülbenciler ve Hülyacılar olarak ayrılmıştık ahaha. Ben ergenken Gülbenciydim valla, ya siz? :D Bu arada son zamanlarda sasaenglerden en çok çeken grup EXO. Çaylak bir grup olmalarına rağmen bu kadar fazla sasaeng hayrana sahip olmalarında Çinlilerin büyük bir etkisi var gibi. Valla ben Exo çocuklarına üzülüyorum, taş olsa çatlardı. Exoticler de bu durumdan şikayetçi ama SM yaptırımda bulunmuyor ki. Hoş bulunsa bile yaşı küçük diye serbest bırakılırlar kesin. Açıkçası bu konuda maalesef Exo'yu kötü günler bekliyor, çünkü bu manyaklar durulucak gibi değiller.
Son olarak estetik ve görünüş konusundan da bahsedeyim. Koreliler daha güzel görünmek için cinayet bile işleyebilir. Dış görünüş onlar için bir yaşam tarzı, estetik olmayanı dövüyorlar. İzlediğim bir filmde (gerçek hayatta yaşanmış bir olaydan uyarlama) estetik yaptırmamış bir kız zorbalığa mağruz kalıyordu. Dünyada en çok estetik yaptıran ülke Kore. Bizde böyle bir sorun yok çok şükür, millet olarak da eli yüzü düzgün insanlara sahip olduğumuzu düşünüyorum. Kore'yle ilgili sıradan insan, sokak fotoğraflarına baktığımız zaman estetik konusunda neden bu kadar takık olduklarını anlayabiliyoruz. Ama o göz büyütme ameliyatları çok saçma, feci derecede yapay duruyor. Ünlülerin estetiklerine girmiyorum çünkü bu durum bizde de var. 

Aklıma şimdilik gelenler bunlar. Eğer siz de bir şeyler eklemek istiyorsanız lütfen yorum kutusuna yazınız. Ülkem ve sevdiğim bir ülkeyi az çok kendi düşüncelerimle karşılaştırmaya çalıştım, bu konuda üzerinde konuşmayı da isterim. Siz karşılaştırma hakkında neler düşünüyorsunuz?

Ulzzang nedir?



Eminim çoğumuz Ulzzang  kelimesini duymuşuzdur. Gerek dizi izlerken gerek korenin magazin haberlerini okurken gözümüze çarpmıştır. Hatta bazılarımız uzzlang mi ulzzang mı uzlang mı  uzlan mı diye arkadaş ortamında  tartışmıştır. Ulzzang  iki z ile yazılır önce bunu bu anlayalım sonrasında anlamına bakalım.Peki bu Ulzzang nedir ne işe yarar yenir mi içilir mi onu anlatıcam size.
Ulzzang;  Eoljang olarak yazılıp Ulzzang  diye okunur.Korede popülerdir ve iyi yüz anlamına gelir.Biraz araştırdıgımda  dünya da kendine özgü tarzı olan  modayı kendi tarzıyla takip eden anlamına da geliyormuş.Bildigin bizim ikoncanlar işte :D Ulzzang ayrıca argo bir terim olarak da geçiyormuş. İyi yüz güzel yüz güzel görünümlü gibi anlamlara sahipmiş.Ulzzang nasıl olunur diye sorarsanız da  yüzünün görünüşünün iyi oldugunu düşünen  kişiler fotograflarını websitelerine ya da bu konuyla ilgili websitelerine fotograflarını koyarak  ünlü olabiliyorlar hatta oylama yapılarak  en iyi Ulzzang  olarak popülerliklerini ölçüyorlarmış. Bu Ulzzanglar  modellik  ve ya mankenlik gibi işlerde de boy gösterebiliyorlar hatta  şarkıcı ve ya oyuncuda olabiliyorlar. Her Ulzzang gerçekten güzel ve ya yakışıklı olmuyor  shop  yaparak kendilerini göstermek isteyen kişilerde varmış tabi  bu durumda  anlaşıldıgında  oylama almıyorlarmış.
 
 
 
 

 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 

22 Mart 2015 Pazar

KOREFANLARI OKUSUN!

Arkadaşlar üşenmeyip okuyun lütfen...




Selamunaleyküm arkadaşlar.Öncelikle tüm önyargılarınızdan ve var olan Kore sevginizden sıyrılarak bu yazıyı okumanızı temenni ediyorum.Bildiğiniz gibi Türkiye de bir çok Koreli yaşamaktadır.Bunların kimisi iş için kimisi başka sebeplerle ülkemize geliyorlar.Bu yazı tabi ki tüm Koreliler için geçerli değil ama Türkiye’ye gelen Hıristiyan Korelilerin çoğunluğunun asıl amaç ve gayeleri Türkiye’de misyonerlik faliyetleri yürütmektir.Türkiye’ye tüm varlıklarını bırakıp sadece birkaç milyar maaşa sırf Hırıstiyanlık dinini yaymak için gelen birçok Kore vatandaşı bulunmaktadır.Zaten dünyaya Amerika’da sonra en çok misyoner dağılımı Kore’den yapılmaktadır.Kpop,Kdrama vs. ile önce gençleri kendilerine hayran bırakan Kore nin bu faliyetleri yürütmesi çok kolay oluyor.Bir çok gence çok düşük fiyata Korece ,İngilizce dersler vererek onlarla yakından ilgilenip daha sonra ufak ufak dinlerinin tanıtımını yapıp daha sonrada onları Kore ye yollarız diyerek dinlerine çekmeye çalışıyorlar.
Hee bunun Kpop,Korefanlığı ile ne alakası var diyeceksiniz.Mesela siz dizi izlerken dikkatinizi çektimi neden ateist sanatçılar dahi dizilerde haç takıyor?Ve bu haç takan kişiler hep iyi rollerde oynuyor?Kpop klipleri müthiş şekilde illuminati simgeleri ile dolu ve izleyenlerin zihinlerini allak bullak ediyor.Bir süre sonra bakmışsınız ki onlardan başka bir şey dinlemez ve düşünmez olmuşsunuz.Bu şekilde insanların başka olaylarla ilgilenmemeleri ve kendilerini geliştirmemeleri hedefleniyor.Böyle olduktan sonra sistem size ne dayatırsa onu kabul ediyorsunuz.
Artık bu hayranlık öyle bir hal alıyor ki bir Koreli gördüğünüz zaman heyecanlanıyor ve o kişilerin söyledikleri sizin için çok önemli bir hal alıyor.Böyle olduktan sonra onların işide kolaylaşıyor.Birçok kişi gördüm Kore ye yollama vaadi ile Hıristiyanlık dinine geçmiş.Diyeceksiniz o da geçmeseydi akıllı olsaydı ama 12-18 yaş arası insanların zihinlerine ve kalbine girmek çok zor olmuyor.Kaldı ki bu kişiler ile tanıştıktan sonra diyeceksiniz ki sanki melekler(!).Size öyle bir davranıyorlar ki aman Allah’ım hani nasıl diyorsunuz ve bu nedenle gerçek amaçlarını anlamak gerçekten çok zor oluyor.Sürekli sizi ve cevrenizdekile tanımak ve cevre edinmek istiyorlar.Daha sonra çevrenizdeki insanlarla tanışıp onlarla ilgileniyorlar.Tabi bizde bu sefer ne kadar sıcak kanlılar diyoruz ama asıl mesela farklı.Baktılar sizden onlara hayır yok yüzünüze dahi bakmıyorlar
"Kim bir kavme (topluluğa) benzemeye çalışırsa o, onlardandır.” Hadis-i Şerif/ Ebu Davud, libas 4
 “Kim bir kavme benzemeye çalışırsa o, onlardandır.” “Kim bir topluluğun karartısını çoğaltırsa o da, onlardandır.”

Hadis-i Şerif
Sürekli dizi izlemek,kpop dinlemek,Koreliler gibi davranmaya çalışmak bizim kendimize zarar vermemizden başka bir şey değildir.Tabiki bir şeyleri seversin izlersin ama her şeyin bir dozu ve kararı olmalıdır.Kore bizim kardeş ülkemizdir öylede kalacaktır.Ancak bir şeylerin farkında olarak davranmalıyız ve bu insanlara prim vermemeliyiz.

Şuan Türkiye maalesef ki çok hızlı bir şekilde Hristiyanlaşmaktadır.
Bugün Asya’nın en büyük Hıristiyan gücü haline gelen ülke, 16 binden fazla misyoneriyle dünyada Hıristiyanlığı yaymaya çalışıyor. Asyalı bir yüzle, başta Çin olmak üzere özellikle Doğu Asya ülkelerinde faaliyet gösteren misyonerler, arkalarında devlet desteği olmamasına rağmen Batılı dindaşlarından çok daha aktif ve hevesli. Kore Dünya Misyonerlik Cemiyeti Başkanı Samuel Kang, Koreli misyoner sayısının 2030 itibariyle 100 bine ulaşmasını hedeflediklerinden bahsediyor. Üstelik Koreli misyonerlerin hedef ülkeleri arasında Müslüman ülkeler de önemli bir yer teşkil ediyor. Afganistan’daki kaçırma olayının ardından Güney Kore hükümeti tüm misyoner örgütler hakkında sıkı önlemler alsa da Irak, Çeçenistan, Dağıstan gibi savaş yaşamış ülkelerin yanı sıra Ürdün, Suriye ve Türkiye’de de Koreli misyonerlerin sayısı giderek artıyor.

Koreli Hıristiyanların en büyük hayalini ise, Hıristiyanlaştırılan Çinlilerle birlikte “Kudüs’e Dönüş Projesi” kapsamında 100 bin kişiyle İslam toprakları üzerinden yürüyerek Kudüs’e girme düşüncesi oluşturuyor.
dusuncegundem.com
Türkiye'deki 51 G. Koreli Misyoner nerede ne yapıyor?
Endonezya'nın % 95'i Müslümandı. G. Koreli misyonerler bu rakamı %82'ye düşürdü. 51 Güney Koreli misyonerin Türkiye faaliyetini öğrenin ve olaya ona göre yaklaşmalısınız. Nerede, nasıl?



Yusuf Gezgin/Aktifhaber
Misyonerliğin yeni öncüleri G. Koreliler Van'da
“Van Gölü Ekspres” adındaki yerel gazetenin 30 temmuz 2007 tarihli baskısının birinci sayfasında “Güney Koreli 51 kişilik gurup Van’ın Bostaniçi Beldesi’nde kadınlara ve çocuklara yönelik etkinlikler gerçekleştiriyor” diye bir haber var.

Gurubun sponsor firmalar aracılığı ile buraya geldikleri ve farklı ülkelerde benzer çalışmalar yaptıkları belirtiliyor. Haberden Van’da yaşayan ve bilgisayar programcılığı yapan “Don Hyun Kim” adlı G. Koreli’nin gurubun Van’a gelmesi için yardımcı olduğu anlaşılıyor. Van’da ticaret(!) yapan bu şahıs daha önce de Bostaniçi beldesine 8 bilgisayar hediye etmiş. Gurup bir ilköğretim okulunun dış boyasını yapmış, kadınlara yönelik faaliyette bulunmuş. Beldede yaşayan kadınlara ücretsiz olarak masaj yapmış, cilt bakımı gibi medeniyetin güzelliklerini öğretmişler.
DTP’li belediye başkanı Gülcihan Şimşek: “G. Koreli’lerin yaptıkları faaliyetlerin beldedeki kadınların ve çocukların sosyal gelişimine önemli katkı sağladığını” ifade ediyor. Çocuklara Kore kültürüne ait el sanatlarını, boyama ve müzik birikimlerini aktarıyorlarmış.
Yukarıdaki haberi okuduğunuzda sıcakkanlı, kibar ve çalışkan Güney Korelilerin ülkemizin yoksul bir bölgesinde güzel hizmetler yaptığı kanaati uyanıyor insanda.
“Helal olsun adamlara” demek geçiyor içinizden. Ama kazın ayağı zannettiğimiz gibi değil.
“Bostaniçi” çevreden göçmüş, yoksul insanlarımızın yaşadığı Van’ın bir varoşudur. (Baydemir’in tabiriyle) DTP’nin Van’daki en önemli kalesidir. Birkaç sene öncesine kadar Van’ın yerli sakinlerinin bile girmekten çekindikleri bir muhittir. Devletin hizmet ve altyapı olarak ihmaline uğramış problemleri olan bir semttir. Güney Koreliler duyarlı! davranarak bizim el uzatamadığımız, ihmal ettiğimiz, devlete bağlı vatandaş haline getirmekte zorlandığımız bir yerleşim yerine hizmet götürüyorlar. Hem de 51 kişi.

Sosyal faaliyet, cilt bakımı vs yapıyorlar…..
Ne kadar kaldılar?
Bu sürede cilt bakımının dışında neler yaptılar?
Van’da yerleşik “Don Hyun Kim” kimdir? Asıl misyonu nedir?
Belediye başkanı bunlara neden sıcak davranmakta ve imkânlar tanımaktadır?
Bunlar benim değil, namuslu vatandaşları fişlemekle meşgul istihbarat teşkilatlarının işidir.
Niye Güney Koreliler?
Batı yaptığı zulümlerden, istismarlardan dolayı dünyada güven kaybına uğramıştır ve kaygıyla karşılanmaktadır. Din adına girdiği ülkeleri sömürmesi; milletleri Hıristiyanlaştırdıktan sonra bile iflah etmemesi; kendi gençleri ateizmin, ahlaksızlığın batağında iken 3. dünya ülkelerine Hıristiyanlık ihraç etmeye çalışması, Batı’nın dini yayma niyetinin sorgulanmasına neden olmuştur. Batılılar “din” konusunda samimi bulunmamaktadırlar.
Bu nedenle yıpranan batının yerine daha yeni, sempatik yüzler ikame edilmiştir. Güney Koreliler son yıllarda misyonerliğin parlayan yıldızıdır. 20. yüzyılda, özellikle ABD’nin Kore’ye yerleşmesinden sonra hızla Hıristiyanlaştırılmış, batılılaşmış ve Hıristiyan olmuşlardır. Olumsuzluk çağrıştırmamaları, sempatik ve gayretli olmaları Korelileri misyonerlikte başarılı kılmıştır. Bu nedenlerle Güney Kore misyonerliğin yeni “Truva atı” haline getirilmiştir. Pek çok STK ve yardım kuruluşu ile Koreliler bu gün dünyanın her yerinde misyonerlik amaçlı istihdam edilmektedir.
Türkiye’de Korelilere Kore harbinden kaynaklanan sıcak bir ilgi vardır. Türk halkının Korelilere pozitif yaklaşımı misyonerlik faaliyetlerinde avantaj olarak kullanılmaya çalışılmaktadır. Özellikle Doğu ve G. Doğuda, Doğu Karadeniz’de bu sempatik bakışın avantajıyla fakir, ihmal edilmiş, devletle problemleri olan vatandaşlarımız misyonerlerce istismar edilmektedir.
G. Koreliler Misyonerlikte fazlasıyla başarılıdırlar. Batılılar bu samimi Hıristiyanları batı kültürünün yayılması için desteklemekte ve kullanmaktadırlar. Kore’li misyonerlerin başarılarına Endenozya’da yaptıkları çalışmalar dehşet verici bir örnektir. Endenozya’da yaşayan ve ticaret yapan bir dostum en büyük Müslüman ülke olan; fakir ve az gelişmiş Endenozya’da Kore’li misyonerlerin çabası ile %95 olan Müslüman nüfusun Hıristiyanlaştırılarak son 15-20 yılda %82’lere düştüğünü ifade etti. Bu oran 250 milyon nüfuslu Endenozya’da yaklaşık 25 milyon nüfusa tekabül etmektedir.

19. ve 20. yüz yılda Asya’da ve Afrika’da misyonerlik faaliyetleri sonucu nüfus yapılarında ciddi değişiklikler olmuştur. Son yüz yıl içinde Müslüman nüfusu %80’lerden %20’lere düşen pek çok ülke vardır. Türk insanı tarihten gelen savunma sisteminin etkisiyle batılıların “din” konusundaki tahribatlarından fazla etkilenmemiştir.
Ancak, sıcak ve dost gördüğümüz G. Korelilerin misyonerlik faaliyetlerine karşı vatandaşımızın uyanık tutulmasına ve faaliyetlerine karşı dikkatli olunmasına ihtiyaç vardır.

http://forum.memurlar.net/konu/766878/
http://gundem.bugun.com.tr/mit-gizli-calismayi-ifsa-etti-haberi/177008
http://ahmetdursun374.blogcu.com/hiristiyanligin-asyali-yuzu-guney-koreli-misyonerler/7947815


"Bilemezseniz, bilmediğiniz yoldan gitmek zorunda kalırsınız, öngöremezseniz, engelleyemezsiniz."
Bunlar sadece birkaç haber sizde içinizde şüphe kalmaması için araştırabilirsiniz.Biz gençlere düşen en önemli şey zihnimizi dahi açık tutmak ve bu kişilerinin oyununa gelmemek.Bizlere kendi dinimizi,kültürümüzü unutturmaya çalışan insanlara hiçbir şekilde prim vermemeliyiz.Daha çok okuyup daha çok anlamalıyız.
Siz insanlar için çıkarılmış en hayırlı ümmetsiniz. İyiliği emreder, kötülükten vazgeçirmeğe çalışır ve Allah'a inanırsınız. Kitap ehli de inansaydı kendileri için elbette daha hayırlı olurdu. İçlerinden iman edenler de var, ama pek çoğu yoldan çıkmışlardır.
Ey iman edenler! Eğer siz Allah'ın dinine yardım ederseniz Allah da size yardım eder ve ayaklarınızı sabit tutar.
Kur’anı Kerimden ayetler



NOT: Artık Korefanı olmayın demiyorum olun. hatta iyi bir şey kendi dinlerini yaymaya çalışmaları keşke bizde yapsak düşünün bir bizim onlara yaptığımızı onları Müslüman ettiğimizi aralarında Müslüman olanlarda var sadece yapmanız gereken bunlara prim vermemek hepsi öyle değil sonuçta bizi aralarına alan da olur almayanda.. Almayanda kendi bilir zaten bize iyilik yapmış olur. Neyse yazıyı fazla uzatmayayım.. Orada okumak gibi hayalleri olanlar bana mesaj atabilirler mi plss.

Koreli Arkadaş Nasıl Edinebilirim ?




Evet.. işte çoğu korefanının istediği KORELİ ARKADAŞ bulmanın yollarını söyleyeceğim :D 

Şimdi.. 2 tane sitemiz var kullanabileceğimiz :) 

1-Livemocha (http://livemocha.com/ )
2- İnterpals (www.interpals.net )

İlk Livemocha'ya bakalım.. burada daha çok 20 yaş üstü korelilerin gezdiğini gördüm ben :D siteye girdikten sonra sağ üstte üye ol butonundan üye oluyoruz. veya facebook ile giriş yapabilirsiniz. karşınıza profiliniz çıkacak. 
Sohbet

   Bu butona basıyoruz ve sağ üstten dil seçiyoruz. korece yaptığınız zaman zaten online olanlar çıkıyor.. çoğu erkek yada cevap vermiyor :/ ama ben buradan güzel arkadaşlar edindim <3  erkeklerle muhattap olmamaya çalışın :/ 2 erkekle konuştum ikisi de sapık çıktı :/



ha ayrıca bu sitede korece de öğrenebiliyorsunuz. yine profilimize dönelim.

Bir Kursa Başlayın bu butona basıyoruz :)  dil seçeneklerinden koreceyi buluyoruz :D ve 1. dersten başlıyoruuuz :)

İŞTE SİZE YARARLI BİR SİTE :) 







2- İNTERPALS




siteye giriyoruz. üye oluyoruz. profilimizi düzenlersek güzel olur :) böylece tanışacağınız kişiler sizi tanıyabilir ^^ 
     tuşuna basıyoruz :)    arama kısmı gliyor. yaş sınırını ayarlıyorsunuz. 15 yaşında birisiyle tanışmak istiyorsan 15-16 yap mesela ;)  sonra istediğin ülkeyi seç vs vs.. karşına koreliler çıkıyor. 




 Online!

Joined September 12, 2012
Enju  14 
TaeguSouth Korea
Hello. I'm Enju Kim, 14 years old Korean girl.                                                                       
I want to make many foreign friends

            ÖRNEK...


   <---- buna basarak mesaj atıyoruz ve cevap bekliyoruuz :D 













UMARIM MEKTUP ARKADAŞI- CHAT ARKADAŞI BULMANIZA YARDIMCI OLMUŞUMDUR :) 

SORULARINIZI VE KURDUĞUNUZ ARKADAŞLIKLARDAN BAHSETMENİZİ BEKLİYORUM ^^