12 Nisan 2016 Salı

Protect the Boss: Hem sevilesi, hem dövülesi bir patron



     Deneme bir iki, deneme bir iki. Söze nasıl gireceğimi bilemiyorum. Her an kendimi tutamayıp fan yazısı yazabilirim, hatta aşırıya kaçıp “kyaa”layabilirim bile aha. Bu 2011 ne güzel yıldır öyle, tahtalara vurun lan. Aman maşallah, nazar değmesin filan deyin.
     Bolluk bereket içinde yılı yarıladık dostlar. Rahmet yağıyor sanki yukarıdan. Kore dizileri için altın çağ resmen bu senedir. The Greatest Love’ın açmış olduğu yoldan hızla giren Beautiful Spy, City Hunter ve Scent of a Woman’dan sonra bir çocuğumuz daha oldu: Protect the Boss.
     Daha Ağustos ayında olmamıza rağmen klişelerden uzak 5 tane dizimiz var elimizde. Bu çok önemli. Neden mi? Çünkü Kore dizilerinde belli klişeler, saçmalamalar filan vardır. Genellikle başroldeki kızlar bir aptal, böyle efenim bir Go Mi Nam tipinde olur. Sonra bazıları da angut olur, Geum Jan Di gibiler. Ama bu saymış olduğum beş dizi arasında da böyle kızlar yok. Erkekleri ise klişe bir kalıba oturtup sağlı sollu özgün hareketler yüklemişler. Ortaya da tadından yenmeyen eserler çıkıvermiş. İşte Eun Seol mızmız Ji Heon’un sekreteri olursa neler olur?


    Peki nedir bu dizi? Bir lütuf, bir melek, bir armağan biz K-drama sevenlere. Kıymetini bilin, izleyin ki reytingleri artsın aha. O değil de cidden Kore’de yaşayan arkadaşlarınız varsa izletin bunları, reytingleri artsın. Bunu ciddi ciddi düşünüyorum. Facebook’ta dedim bile.
    Cha Ji Heon büyük bir şirketin varisidir, ama tek sorunu içinde 12 yaşında bir veledin yaşıyor olmasıdır. Fantastik değil tabi, çocukça bir adam var karşımızda. Ayrıca bir de kuzeni var, o yaşına rağmen oldukça yetenekli ve becerikli Cha Moo Won. Ayrıca şirketin varislerinden olan avukat Seo Na Yoon ve son olarak ise lisede çete lideri olan, 3. sınıf bir üniversiteden mezun No Eun Seol. Bu dört manyak birleşince ortaya harika şeyler çıkıyor işte.
      Bir kere yine yeni yeniden başroldeki erkek bir harika. Ji Heon resmen zırdeli. Sanırım daha önce Kore dizilerinde hiç böyle karakter izlememiştim. Koca şirketin varisi olduğu halde “istemiyorum uleyn!” triplerinde olan Ji Heon, sekreterlerine tabiri caizse “kök söktüren” bir patron. Nefretlik, dayaklık bir şey ama yaptığı o tripler insanda öyle kızma isteği asla uyandırmıyor. Bir de koyun saçlı! Kıvırcık saçları ile hemen onu ayırt edebiliyorsunuz (Hepsi birbirine benziyor bunların diyenler için bu kısım)
     Dizinin ilk bölümünü izleyip bitirdiğimde “hayır, lan nasıl bitersin sen!” diye elinden şekeri alınmış çocuk modunda girdim anında. İşte devam eden dizilerin en büyük problemi bu. Bendeki lanet huy sağ olsun, bitmeden başladığım için ömrüm böyle beklemekle geçiyor. Şu ana kadar 4 bölümü yayınlandı dizimizin, ama ben gidip SBS’i tehdit etmeyi filan düşünüyorum. Brezilya dizileri kadar bölümü olsun, bir de her gün yayınlansın. Evet, 7 gün istiyorum, bir doz alınca keyifleniyorum.
Aşağıdaki sahnelerde ben resmen yarıldım, feci komik.
     Kızımız Eun Seol salak değil, oppacı hiç değil. Dövüşüyor, aynı Han Myung Wol gibi. Ağzını yüzünü kırıyor karşısındakilerin. Lisede çete lideri, belalı bir tip. Ama aynı zamanda oldukça güzel. Eğitimin her şey olduğu bir dünyada üniversitesinin adı adam akıllı bir işe girmesini engelliyor. Tuttuğunu koparan kızları Kore dizilerinde görmek enfes bir şey. Salak salak çocukluk yapıp “oppa” diye mızmızlananlar yok, Eon Seol tek kelimeyle iştah açıcı, onu izlemek keyif verici.
     Ama bence en büyük gelişme Jaejoong’ta. Ben onun oyunculuğunu ilk olarak biricik Han Hyo Joo ile beraber oynadığın Cennetin Postacısı’nda görmüştüm. Üzgünüm ama orada resmen robot gibiydi. Burada oyunculuğunun geliştiğini görmek gerçekten güzel, biraz tereddüdüm vardı ama uçup gitti. Ayrıca Ji Heon’un ilk bölümde dediği şeye katılıyorum sanırım aha. Moo Won’un yüzü bana da plastik gibi geliyor. Jae’yi ne zaman görsem sanki böyle yanağına dokununca, elleyince gacır gucur sesler duyacağımı zannediyorum. Bir benle Ji Heon’a mı oluyor bu durum, meraklardayım.
     DBSK bölünüp bizimkiler JYJ’yi kurunca SM şirketi oldukça baskı yapmıştı. Konserlerini iptal ettirip televizyona çıkmalarını engellemişti. Bu yüzden Jae’nin ekranda gözükmesi, hele ki kaliteli bir dizide iyi bir rolde olması çok önemli. SM ise kendi pisliğinde boğulabilir. Bir de Moo Won’un kurdeleli sahnesi var, onu görünce eminim feci güleceksiniz. Ben karnımı tutmuştum :)
     Ji Heon’un ilk bölümde şirketin girişinde babasından ensesine bir tokat yiyişi var, resmen komedi. Ben o sahneyi izlerken annem de odadaydı ve görünce direkt “iş” dedi, acıdı resmen çocuğa. Ama nasıl şapladı, anlatamam izlemeniz lazım.
     Bence Ji Heon şu 4 bölüm içerisinde diğer dört dizideki erkek karakterlerden çok daha iyisini başardı. Yılın en iyisi olmaya en büyük aday diyebilirim şimdiden. Benim gözümde bambaşka biri, hele hele sekreterinin ona davranışları.
***
     Ben de çoğunluk gibi gerçekten çok sevdiğim diziler hakkında bloguma yazıyorum. Ama şöyle bir farkım var. Normal yazılarım zaten uzun, ama onlardan daha da fazla yazmışsam o dizinin gözümdeki değeri daha büyük demektir bu. İki satır yazarak kaçmam, kaçmayanların yazısını okumayı tercih ederim ayrıca hep. Eğer bu dizi bitmiş olsaydı ben çok daha fazla şeyler yazabilirdim. Bir ara bölüm bölüm yazmayı bile düşündüm ama sonra “abartma Lee” dedim kendime.
     Romantik bir insan asla değilimdir, bunu çevremdekiler bilir, blogumu okuyanlar da bilir aslında. Ara ara bahsederim, ama şöyle bir durum var ki romantik komedi izlemeyi çok seviyorum! Ben aslında Kore dizilerindeki romantizmin takipçisi değilim pek. İşin komedi yönüyle ilgileniyorum genelde. Mesela kızların çoğunluğu ise aynen şu aşağıdaki gibi oluyor:
     Ji Heon’un deli halleri sizi gerçekten gülme krizine sokabilir. Ne yapıyor bu manyak hahaha diye ekran başında çatlayabilirsiniz. Ayrıca kızın onu koruması ve korkutması ise bu komediyi resmen katmerliyor. Keyiften dört köşe olmak isteyenlere ısrarla Protect the Boss’u önerebilirim.
     - Aksırına kadar, tıksırına kadar Ji Heon almak isteyebilirsiniz mesela.
     - Manyak manyak banyodaki hareketlerine kopabilirsiniz.
     - Böyle biri gerçekten karşıma çıksa ne yapardım diye sorabilirsiniz.
     - Ama en önemlisi başroldeki kızımız gibi kendinizi …. bulabilirsiniz :)
tumblr_lpwf4zETP11qbcxw3o1_500
     - Değişik yüz hareketlerine alışmak için kendinizi zorlayabilirsiniz.
     - Hem bu kadar sinirli, hem de bu kadar sevimli nasıl olur diyebilirsiniz.
     - Ben olsam katlanabilir miydim diye sorgulama yoluna gidebilirsiniz.
     - Belki de “aman benden uzak olsun böylesi” diye düşünebilirsiniz.
***
     Uzmanlara sorduk, bizi bu diziye bağlayan nedir diye. Araştırmalarının sürdüğünü ve dizi bitmeden bize geri döneceklerini belirttiler. Mıhlanmış gibi olduğunuz yerde kalmak, gerçek hayatta çok çok yakaladığınız veya sahip olduğunuz duygusallık ve şirinliğe ulaşmak, izlerken sadece ve sadece güzel zaman geçirmek isteyenler. “Bizim neden böyle bir şeyimiz yok?” diye ağlanmaya son. Protect the Boss püskevit tadında bir dizi. Derdinize çare, dudaklarınıza aralık.
     Ağustos güzeli, koyun saçların sempatikliği, dövüş kulübünün yegane ustası, enfes bir avukat, mükemmel görünüşün adresi, komedinin efendisi, en beceriksiz patron, içinde kalan çocuğa platonik aşık biri, klişelerin ustası, aynı zamanda da özgünlüğün sembolü, mumla dip köşe bucak aramamızı sağlayan, yayınlandığı günün anında gelmesini istemek, altyazının hızlı çıktığını görünce deliler gibi sevinmek, Korece öğrenme isteğini kabartan, topuklu ayakkabı ile Sinderella’sını arayan, bir umut, bir tatlılık, bir neşe pınarı adeta…
    
Hem ilk hem sonmuş gibi / En güzeli oymuş gibi
Bunca yıl beklemiş gibi / Beklediğime değmiş gibi
Ben ona resmen ...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder